Covid 19 ile değişen tüketici davranışları

 



Tüketiciler, “hem bireysel istekleri hem yakın çevrelerinin ihtiyaç ve dilekleri doğrultusunda satın alma kararı veren veya o eğilimde  olan kişilerdir” şeklinde tanımlanmaktadırlar (Karabulut, 1989). İnsanlar yaşamın devamlılığı için gıda ve sağlık ürünlerini tüketmekte; yine bu devamlılığı sağlayabilmek için tüketim dışındaki ihtiyaçları için de alışveriş yapmaktadır İhtiyaçları, istekleri doğrultusunda satın alma yapan kişiye veya kuruma “alıcı” denir. Tüketiciden temel farkı; tüketmek değil sadece satın almasıdır (Yürük, 2017).

Pazarlamanın merkezinde yer alan tüketici davranışı; sosyoloji, psikoloji, ekonomi disiplinlerinin de temelinde yer alan önemli bir konudur. Tüketici eğilimleri; “kişilerin veya toplulukların istek ve beklentilerini karşılayabileceğine inandıkları ürün veya hizmetleri ve bunlarla ilgili faaliyetleri satın alma, kullanabilme, seçme, vazgeçme gibi tercihlerini etkileyen bir süreç” olarak tanımlanmaktadır. Satın alma eğilimi, bireylerin tüketim davranışının temelini oluşturur. Satın alma;, satın alma davranışının, doğal bir sürecidir. Tüketici davranışlarının temel özelliği; motive olmuş bir davranışı ve bir eğilim sürecini ifade etmektedir. Farklı davranışsal eğilimler, çevresel dinamiklerden etkilenme, farklı tüketim tercihleri sergileme olarak sınıflandırılmaktadır (Erdem, 2018). Tüketicinin satın alma davranışları ve eğilimi zamana ve değişen şartlara göre farklılık gösterdiğinden oldukça elastik bir yapıdadır. Sosyo kültürel dinamikler, demografik yapı, psikolojik tüm unsurlar,  tüketicinin satın alma eğilimini oldukça farklılaştırabilmektedir (Yıldız, 2020).

Tüketicinin satın alma davranışı, kendi tarihsel olgusunda güven algısına göre değişerek ve dönüşerek farklılaşma gösterse de, Covid-19 sürecinde yaşanan “güvenme” ihtiyacının yükseldiği farklı bir dönemde de olduğumuzun göstergesidir. Arzın talepten küçük olduğu 1900’lü yılların başında genel algı; “Ne üretirsen üret onu satabilirsin” mantığı ile ilerlerken, 1930’lu yıllardan sonra arzın talep ile eşitlendiği bir satış mantığı ortaya çıkmıştır. 1960'lara gelindiğinde ise, arzın talebi aştığı durumlarda tüketicinin satın alma davranışları üzerinde daha farklı kavramların hakim olduğu ortaya çıkmıştır.  Arzın talepten çok daha fazla olduğu ve krizlerin gölgesinde güven kavramına olan ihtiyacın fazlalaştığı günümüz koşullarında ise; genel algı "Satabildiğimi üretirim" ilkesiyle daha farklı satış kanallarının devreye girmesi gerektiğini ortaya koymuştur. “Güvenilir ürün”, “güvenilir hizmet”, “güvenilir mekan” ve “konaklama noktası” başlıkları ile önemi daha da ortaya çıkan “güven” olgusu, değişen tüketici davranışları konusunda daha kapsamlı araştırma yapılması gerekliliğini de ortaya koymuştur. Müşterinin öne çıktığı bu dönemde, tüketici davranışlarının satış kanallarını inceleyen pazarlama biliminin de çok önemli kriterleri haline gelmesine sebep olmuştur.

Gıda sektöründe güven oluşturma konusunda gerçekleştirilecek olan tüm faaliyetlerin temeli; ürün ve hizmetin güvenilirliği, kalitesi ve değeri, tüketicinin tüm beklentilerini karşılayacak nitelikte şekillenmesidir. Böylelikle tüm satış ve pazarlama stratejilerini, tüketicilerin beklentilerine göre şekillendirmek, gıda sektöründe güvenilirlik, dijitalizasyon, Ar-Ge çalışmalarını ve tasarlanan yeni ürün veya hizmeti bu isteklere göre şekillendirmek hedeflenmiştir. Tüketicinin tüm beklentilerinin ötesine geçerek,  beklentinin üstünde bir ürün,  hizmet şekli tasarlamak ve bunu sunmak birbirinden farklı seçeneklerdir.

Covid-19 salgını tüm dünyayı etkilemiştir. Hayatın birçok alanında ve özellikle de gıda ve gastronomi sektörlerinde pek çok değişikliğe neden olmuştur. Bu değişiklikler, aynı zamanda tüketici davranışlarını da etkilemiş ve etkilemeye de devam etmektedir. Süreçle ilişkili değişen tüketici davranışı birçok araştırmaya da yol açmıştır.

DORinsight adlı şirket tarafından online platform üzerinden yapılan “Salgından Sonra Değişen Tüketici Davranışları” konulu bir çalışmada; tüketicilerin satın alma davranışlarının ne şekilde değiştiğine, nasıl etkilendiklerine dair çarpıcı sonuçlar elde edilmiştir. DORinsight, kendi üyesi olan 1 milyon kişi üzerinden Türkiye’de kapsamlı bir çalışmaya imza atmıştır. Sahip oldukları kayıtlı veri sistemleri ile bu araştırmayı 18 yaşından büyük olan 5 bin 7 kişinin katılımı ile tamamlamışlardır.

Araştırmanın sonuçlarına göre, kadın katılımcılardan yüzde 92'lik kısım, erkek katılımcılardan ise yüzde 84'lük kısım satın alma eğilimlerinin değiştiğini; yüzde 60 ise bu zaman diliminde harcamalarının fazlalaştığını bildirmiştir. Satın alma tercihinde ise, yüzde 69 ile beslenme, gıda tercihleri  birinci, yüzde 60’lık dilim ile sağlık ürünleri ikinci olmuştur. Talebi karşılamak için katılanların yüzde 60'lık kısım hijyen, yüzde 15'i fiyatlara, yüzde 12'lik kısım ise erişilebilirliğe, yüzde 92'lik kısım kalite, yüzde 4 ise  hız konusuna önem verdiklerini belirtmişlerdir. Araştırmaya katılanlardan  yüzde 86'lık büyük bir kısım ise Covid-19 pandemisi döneminde sosyal medya kullanımlarının arttığını belirtmişlerdir (DORinsight, 2020).

Savaşlarda gündeme gelen ancak sonradan unutulan "stok yapma" kavramı, Covid-19 salgını ile yeniden gündeme gelmiştir. Tüketicilerde ise satın alma davranışlarının değiştiği; satın alma eğilimlerinin farklılık gösterdiği gözlemlenmiştir (Erkan, 2020). Dayanıklı olan ürünler ile hijyen ve sağlık ürünlerine; dezenfektan, maske ve eldiven gibi tıbbi ürünlere talep artmıştır. Siparişler ise, temasın önlenmesi açısından daha çok online satın almalar yapılmaktadır (Yıldız, 2020). Bu sebeple Covid 19 salgınının sadece içinde olduğu tarihi değil, sonrasında da tüketim tercihlerini ve tüketim kalıplarını da etkileyeceği öngörülmektedir.

Salgın sırasında tüketicilerin yiyecek alma eğilimi  artmıştır. Kanada’da  gerçekleştirilen bir araştırmada tüketicilerin neredeyse tüm et reyonlarındaki etleri satın alacak kadar et satın aldıkları bir dönemi ortaya koymuştur. Almanya'da bin 242 kişinin katıldığı bir araştırmanın sonuçlarına göre ise, katılımcıların yüzde 14'ünün fasulye, makarna, pirinç ve konserve gibi uzun raf ömrü olan ürünleri stokladığı belirlenmiştir. Ayrıca, bu süreçte tüketicilerin taze gıdalar yerine raf ömrü uzun gıdalara olan taleplerinin arttığı görülmektedir (Baltacı ve Akaydın, 2020). Tüm bunlara neden olan asıl konu ise, sokağa çıkma kısıtlamaları ve insanların karantina süreçlerinde daha fazla kapalı alanlarda daha fazla vakit geçirdikleri tespit edilmiştir.

Tüketici eğilimleri  ise, hem bulundukları coğrafyaya hem de kültürleri anlamında değişiklikler gösterse de temelde aynı paralelde değişim göstermişlerdir. Nielsen tarafından yapılan araştırmaya göre, ABD’de 30 Ocak 2020 tarihinde ilk resmi vaka raporunun açıklanmasından sadece 15 gün sonra hijyen ürünlerinin satışlarında sadece bir hafta önceye göre; yüzde 4, yüzde 47 ve yüzde 53'lük artışlar görülmüştür. Dönemin ABD Başkanı Trump Şubat 2020’de düzenlediği basın toplantısı sonrasında çalışmalarını sağlık alanı paralelinde gıda sektörüne yönelterek , uzun ömürlü gıdaların satışlarında önemli bir artışa neden olmuştur. Türkiye’de 10 Mart 2020 gecesi ve sonrasında kısıtlama olan günlerin öncesinde stok yapıldığı; özellikle sağlık ürünlerine, raf ömrü uzun gıda ürünlere ve mutfak ürünlerine büyük bir talep olduğu gözlemlenmiştir. Bu da küresel pazarda, kriz süreçlerinin ülkelere göre farklılık gösterdiğini gözler önüne sermektedir (NielsenIQ, 2020).

Covid 19 ile birlikte tüketici tercihlerinde, eğilimlerinde, alışkanlıklarında değişiklikler olmuştur. Euromonitor International tarafından Nisan 2020’de yapılan pazar araştırmada, tespit edilen tüketici davranış eğilimine dair değişikliklerin, beklenilenin çok üstünde olduğunu ortaya koymuştur. Euromonitor araştırma şirketine göre, ses ile kontrol edilebilen teknolojiler ve dijitalizasyon, temas oranını azalttıkları için dijitalizasyon ve yapay zekâ içeren ürünlere olan talebi de fazlalaştırmıştır (BBC, 2020).

Covid 19 salgını ile birlikte tüketicilerin evlerinde daha çok zaman geçirmelerinden dolayı, evde yapılabilecek türden faaliyetlerin fazlalaştığı gözlemlenmiştir. Türkiye’deki tüketicilerin yönelim ve davranışlarını ele alan bu çalışma Euromonitor International tarafından yapılmıştır. Bu çalışmaya katılan bin 32 kişinin; Covid-19 sürecinde evde geçen sürenin fazlalığı ile evde görsel içerik izlemeyi daha fazla tercih ettiği tespit edilmiştir. Daha sonra sırasıyla; internet, ev düzenlemesi, hijyen gereklilikleri, aile fertleri ile zaman geçirme, spor, akraba ve sosyal çevre ile dijital görüşmeler,  telefon görüşmeleri, online alışveriş gibi tercihler takip etmiştir. Yeme-içme tercihleri ve alışkanlıklarına bakıldığında ise, 2020’de tüketicilerin daha çok içecek ve atıştırmalık türü ürünlere olan talebinin arttığı gözlemlenmiştir. Bin 43 kişinin katıldığı araştırmaya göre, katılımcıların yüzde 79'u kendi evinde yemek yapmayı tercih ettikleri sonucu ortaya çıkmıştır.. Sağlık konulu araştırmada ise, 904 kişinin spor faaliyetlerini arttırdıkları sonucuna varılmıştır. Katılımcıların yüzde 76'sı yemekten önce ürünün içeriğini kontrol ettiklerini; yüzde 49'u besin değeri tablosunu kontrol ettiklerini belirtmiştir. Tüketici yönelimlerindeki değişimler konusundaki araştırmada ise, salgın sürecinde yapılan alışverişlerde tüketicilerin satın almaları online olarak gerçekleştirdikleri görülmüş ve bu oranın gittikçe arttığı gözlemlenmiştir. Otuz yaş ve üstü tüketiciler market alışverişi yapmayı tercih ederken, 15-19 ve 20-29 yaşları arasındaki tüketicilerin, tekstil ve ayakkabı için daha fazla harcama yaptığı ortaya çıkmıştır (Uzkesici, 2020).

Ayrıca, Covid-19 pandemisi döneminde tüketicilerin hijyen nedeniyle evde yemek pişirme eğiliminde olduğu söylenebilir. Ipsos tarafından yapılan 25-31 Mart 2020 tarihli araştırmada, salgının tüketici eğilim ve yönelimlerine olan etkisini ölçen araştırmada; Türkiye’de salgının görüldüğü ilk haftalarda; temizlik ürünleri kolonya, sirke, bakliyat, makarna  gibi ürünlere olan talepte ani artış olduğu görülmüştür. En çok talep olan görülen ürünlerin başında yüzde 129’luk artış ile turşu gelmiştir. Bunun nedeni ise, bağışıklık sistemini güçlendirmesi ile ilgili yayınlardır. Evde kalınan zamanlarda hamur işlerine talebin artması sonucu maya talebi de sürekli artmıştır. Eve yemek siparişindeki yüzde oranları  13’ten 38’e çıkmıştır (Ipsos, 2020).

Covid 19 virüsü ve dünyadaki yayılımı ve yıkıcı etkileri sektörlere göre değişen olumsuz etkiler göstermekle birlikte, aslında, güven ihtiyacının artış yönünde eğilim gösterdiği ortaya çıkmaktadır. Araştırma şirketi McKinsey & Company'nin araştırma sonuçlarına göre, 15 Mart-6 Nisan 2020 tarihleri ​​arasında dünya çapında ortaya çıkan Covid-19 krizi nedeniyle özellikle restoranlar ve eğlence merkezlerine giden tüketici satışlarında ciddi düşüşler görülmüş; kısıtlama olan günlerde ise bu sektörlerdeki hizmetler durulmuştur. Gastronominin sektör paydaşlarında turizm ve yeme-içme noktaları olarak sınıflandırıldığında ise, oldukça endişe verici durumlar oluştuğu görülmektedir. Uluslararası ve şehirlerarası seyahat engellerinin ulaşım ve turizm sektörlerindeki etkisi daralmaya neden olmuştur. Rapora göre; yeme-içme sektöründeki fiziki mekanlarda verilen hizmetlerin satışlarındaki düşüşler belirgin bir hale gelmiştir. Araştırma bulgularında, küresel tüketici harcamalarının 2020 Nisan ayında yüzde 30 ila yüzde 50 düşüş gözlenmiştir (Gençyürek Erdoğan, 2020; Vatandaş, 2020). Ülke genelinde değerlendirilir ise, toplumun yüzde 43 gibi oranının salgından olumsuz etkilendiğini ortaya koymaktadır.

Sonuç olarak; salgının neden olduğu ekonomik belirsizlik nedeniyle tüketicilerin yüzde 47'sinin yeni ürün almaktan vazgeçerken, yüzde 56'sının da harcamalarını kıstığı gözlemlenmiştir (McKinsey ve Company, 2020). Tüm bunların sonucunda, gelir kaybı ve gelecek belirsizliği nedeniyle tasarrufların arttığı ve tüketimin ise azaldığı sonucu doğmaktadır.

Sosyal mesafe, maske kullanımı, sanitasyon ve dezenfeksiyon tüketici tercihlerinde daha belirleyici bir seçenek haline gelmiştir. Bu durumun sebebi ise, işletmelerin ekipman, personel, gıda güvenliği ve güvenilir üretim teknikleri açısından tüketicide oluşan güven endişesine hitap edecek nitelikte olması gerektiğindendir. Metro Türkiye, Covid-19 sürecinde otel ve restoran müşterilerinin ve bireysel müşterilerin davranış ve beklentilerini araştırması için Nielsen araştırma şirketi ile işbirliği yoluna gitmiştir.  Ankara, İstanbul ve İzmir gibi 3 şehirde yapılan araştırmaya bin 222 kişi katılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, katılımcıların yüzde 74’ünün restoranlarda hijyen, sterilizasyon, yemek salonunda mesafeli oturma düzeni gibi konulara dikkat ettikleri görülmüştür. 2020 Temmuz ve ağustos aylarını kapsayan bu çalışmada, çalışanların yüzde 64’ünün maske ve eldiven gibi ekipmanları kullandıkları; yüzde 58’inin müşterilere dezenfektan, maske ve eldiven verilmesi gerektiğini düşündüğü; yüzde 55’i açık alanda oturma alanlarının olması gerektiğini; yüzde 48’i ödemenin temassız olması gerektiğinin vurgulamışlardır (Pazarlamasyon, 2020/a).

 

Salgının hayatımıza kazandırdığı bazı yeni davranış ve eğilimlerin kalıcı olacağı tahmin edilmektedir. First Insights ise ABD’de yaptığı araştırmaya göre, Covid-19 sürecinde tüketicilerin, alınan önlemler fazlalaştırılsa bile tedbirli olmaya devam edecekleri; sadece üçte birinin AVM’leri güvenli buldukları sonucuna varılmıştır.

Daha yeni Daha eski

نموذج الاتصال