Salgınlar; tarihin bir parçası olarak kendini gösteren
ve insan yaşamını ekonomik, sosyolojik, psikolojik, kültürel, demografik ve
daha birçok farklı yönden derinden etkileyen zorlu süreçlerdir. Milyonlarca
insanın ölümüne sebep olan bu salgınlara koronavirüs (Covid-19) da eklendi ve
küresel anlamda yarattığı etki alanı ile çok geniş çaplı bir pandemi ilan
edilen hastalık olarak yerini almıştır (Çınar ve Oğuz, 2020).
2019 Aralık ayından itibaren Çin’in Hubei bölgesinde meydana
gelen ve 11 Mart 2020 tarihinde de WHO tarafından “pandemi” ilan edilen
Covid-19 virüsü, hem sağlık açısından hem de ekonomik yönü ile dünya genelinde
olumsuz etkilere sebep olmuştur. 30 Mayıs 2021 tarihi itibariyle Türkiye’de
toplam vaka 5 milyon 235 bin 978 kişi iken, hayatını kaybeden toplam kişi
sayısı ise 47 bin 271 olarak kayıtlara geçmiştir (Güven, 2020).
Covid-19 pandemisi; 2020-2021 yıllarını içine alan bir
zaman diliminde ülke ekonomilerini ve yaşamın tüm dinamiklerini etkileyen uzun
süreçli bir kriz tanımıdır. Sürecin ne zaman tamamlanacağı ve etkilerinin tam
olarak ne zaman biteceği kestirilememektedir. Süreç; bilimsel çalışmalar ile
netleştirilmeye çalışılan ve bu nedenlerle de belirsizliğini hala koruyan
dinamik bir süreçtir. Bu çalışmada, Covid-19 pandemisi ve karantina kısıtlamalarının
tüketici davranışlarına, tüketicinin güvenlik algısına olan yansımaları ile, “güvenilirlik ihtiyacındaki artış” ve
“gastronomide sürdürülebilirlik” kavramları ile ele alınmaktadır. Tüketicilerin
gerek hastalanma korkusu gerekse evde kaldıkları kısıtlamaların olduğu süreçte
tüketim alışkanlıkları ve satın alma şekillerinde olan değişimlerle ele
alınmıştır. Raf ömrü uzun gıda ürünlerinin ve hijyen ürünlerinin satın alındığı
miktarlarda artış görülmüştür.
Daha güvenli ve daha az temassız olarak yapılan satış
kanallarında ve beraberinde e-ticaret hacminde de büyüme görülmüştür. Yapılan
araştırmalara göre, değişen bu tüketici eğilimlerinin bir çoğunun kalıcı
nitelikte olabileceği öngörülmektedir. Bu farklılıkların hangisinin kalıcı
nitelikte olacağı ise, Covid-19 pandemi sürecinin sonunda sürecin tamamını ele
alan araştırma verileri ile netleşecektir.
Covid-19 pandemisi tüketici algılarını,
beklentilerini, davranışlarını, satın alma kanallarını da etkilemiştir.
(Gençyürek Erdoğan, 2020). Tüketicinin en büyük beklentisi ise, her ürün,
personel, işletme, lojistik ve satış noktasında ambalaj da dahil olmak üzere
daha güvenilir bir sürecin olmasıdır. Güven duygusu, hayatın her alanında
yükselen bir ihtiyaç olarak kendini göstermektedir. Covid-19’un halk sağlığı
üzerindeki olumsuz yansımalarını azaltmak maksadıyla uygulanan kısıtlamaları,
karantinalar, seyahat kısıtlamaları, ülkeler ve/veya şehirlerarası giriş çıkışların
durdurulduğu seyahat kısıtları, kalabalık alanlarda sosyal mesafenin korunması
tedbirleri gibi tedbirlerin, virüsün bulaşma riskini azaltmaya dönük tedbirler
olmakla birlikte pek çok yönü ile tüketici davranışlarında da belirgin
değişimlere neden olduğu tespit edilmiştir. Değişen tüketici davranışları ile
ilgili yeni araştırmalar da yapılmaya devam edilmektedir (Erkan, 2020;
Dağcıoğlu ve Keskin, 2020). Pandeminin etkisi arttıkça tüketicinin alışveriş
faaliyetleri de değişmeye başlamıştır (Güven, 2020). Küresel boyutta yaşanan bu
sıkıntı nedeni ile karantina ve izolasyon dönemlerinin etkisinde olan tüketici,
fiziksel anlamda alışveriş merkezlerini tercih etmemekte; tüm ihtiyaçlarını
e-ticaret siteleri üzerinden alma yoluna gitmektedir. Online alışverişin
yükselişe geçtiği bu süreçte hem e-ticaret uygulamalarındaki artış hem de bu
alana yapılan yatırımlar ciddi oranda yükselişe geçmiştir.
Tüm bunları göz önünde bulundurarak, son derece
bulaşıcı olan Covid-19’un hem tüketici eğilimleri hem de online satışlara olan
etkisi genel bir çerçevede ele alınmıştır. Bu gündemi konu alan araştırmalar,
makaleler ve bilimsel kaynaklar incelenerek, Covid-19 salgınında yükselen güven
ihtiyacını ve bu ihtiyaca dair sonuçlar incelenmeye çalışılmıştır. Covid-19 ile
hayatımıza dahil olan “yeni normal” kavramı, sosyal mesafe, temassız teslimat
olguları her zaman güven ihtiyacından kaynaklanmaktadır. Hayata ve personele
olan olumsuz etkisi nedeniyle gastronomi sektörü de yiyecek-içecek sektöründeki
tüm paydaşların insan ve hizmet bazında fiziksel mekanlara dayalı adreslerle iş
yapamamasına neden olmuştur. Bu çerçevede çalışmada, Covid 19 pandemisi ile
insanların tüketim alışkanlıklarında ve online alışveriş konusundaki değişikliklerin
e-ticarete de etkisi, bu dönemden en fazla etkilenen sektörler ele alınmıştır.