Salgından bu yana insanların panikle yiyecek satın aldığı gözlenmektedir. Tüketiciler, biriktirme eğilimindedir. Bu durum aslında gıda tedarik zincirinin ne kadar kırılgan olduğunu ve zincirdeki her bir halkanın kolayca kırıldığını göstermektedir. Bu noktada gıda sistemi esnek olmalı ve artık üretebilmelidir.
Dünyanın birçok yerinde endüstriyel gıda sistemleri hakimdir ve
uygulanmaktadır. Buna rağmen yerel üretimler ve aile çiftçiliği sistemleri bu
tür küresel şok ve krizlere karşı oldukça dayanıklıdır. Güçlü yerel ve bölgesel
gıda alt sistemlerine sahip esnek ve sürdürülebilir bir gıda sistemi, nüfusun
büyük bir kısmı için ekonomik fırsatlar sağlamakta ve ekonomik iyileşmeyi
hızlandırmaktadır.
Dünya üzerinde 1,2 milyar insan, kentlerde yaşamaktadır. Bu kentler,
kesintisiz gıda arzına ve gıda güvenliğine ihtiyaç duymaktadır. Bu nedenle Covid-19
salgını devam etse de Wuhan'dan New York'a kadar birçok şehir, sürdürülebilir
gıda arzını sağlamak adına önlemler almıştır. Şehirlere yakın araziler için
tarım teşvikleri verilmiştir. Kısa gıda tedarik zincirlerinin oluşturulması
adına adımlar atılmıştır.
FAO tarafından belirtilen bu girişimlerin artırılması adına yerel
yönetimlerin şehirlerde gıda güvenliğini sağlamak için şehirlere yakın kırsal
alanlarda üretilen gıdaların tüketimini teşvik edici “kısa gıda tedarik
zinciri” kurmaları özellikle tavsiye edilmektedir. Atıksız bir yerel üretim
zinciri oluşturmak ve makul bir fiyat seviyesini korumak için Tayland veya
Peru'da uygulanan "mobil gıda toptan satışları" gibi teknoloji
uygulamaları eklenmelidir. Modern lojistik ve taşıma yöntemleri ile hem dağıtım
optimizasyonu ve güvenilirliğinin gerektiği belirtilmektedir.
Gıda ile ilgili üretim, depolama, dağıtım, işleme, paketleme, perakende ve
pazarlama faaliyetleri durdurulmamalı, kesintisiz devam etmelidir. Öte yandan,
gıda işçilerinin hastalanmaması için gerekli tedbirler alınmalıdır. Bu
süreçleri iyileştirmek için yeniliğe ve teknolojiye açık olunmalıdır (Tiensin,
Kalibata ve Cole, 2020).
Yerelleştirme, gıda sisteminin esnekliğini artıracaktır. Ancak gıda
tedarik zinciri, ulusal sınırlar içinde kapatılmamalıdır. Tüm ülkeler netice
itibarı ile bu küresel gıda sistemindedir ve bunun değişmesi de beklenmemelidir.
OECD'nin vurguladığı gibi, gıda ticareti küresel gıda güvenliği için hayati
önem taşımaktadır ve bu durum gelecekte de durum değişmeyecektir (OECD, 2020a).
Çünkü coğrafi konum, iklim ve nüfus yoğunluğu açısından dünyanın belirli
bölgeleri, belirli gıda, tarım ve su ürünleri itibarı ile bu açıdan daha
elverişli bir konumdadır.
Buna karşılık, küresel gıda sistemi, yerel ve bölgesel gıda dayanıklılığını
sağlamak için yeniden tasarlanabilir. Örneğin; uluslararası ticaretin baskısı
altında iptal edilen veya indirilen sübvansiyonlar eski haline getirilebilir ve
sağlıklı beslenme alışkanlıkları sağlayabilecek ürünler desteklenebilir (Steiner,
2020).