Gıda güvenliğinin tüm halkaları tüketici içindir

 


Gıda güvenliği, halk sağlığı açısından hem çok hayati bir başlık hem de büyük bir sorumluluktur. Bu büyük sorumluluk; dürüst üretim ile tüm üreticilerin, bilinçli alışveriş ile tüm tüketicilerin, yeterli ve etkin denetimler ile de tüm denetim mekanizmalarının görevidir.

Geçtiğimiz günlerde kamuoyu duyurusu ile gıdada taklit ve tağşiş yapan firmaların yeni bir listesi halkın bilgisine sunuldu. Bu duyuru ile birlikte 2012 yılından bugüne kadar gıdada taklit ve tağşiş yapan bin 609 firma ve bu firmalara ait 3 bin 605 parti ürün tüketicilerin bilgisine arz edilmiş oldu. Bu duyuruların asıl amacı; gıda güvenilirliğinin sağlanması, gıdalarda taklit ve tağşişin önlenmesi, halk sağlığının ve tüketici menfaatlerinin korunması, sektörde haksız rekabetin engellenmesi ve firmaların güvenilir gıda üretimine teşvik edilmesi gibi konulardır. Böylelikle gıda ve gıda ile temas eden madde ve malzemelerin üretimi, işlenmesi ve dağıtımı gibi aşamaların resmi kontrolleri bakanlık tarafından daha etkin yürütülmekte ve denetlenmektedir.

Yayınlanan listelere göz attığımızda aslında zamanla hilelerin niteliğindeki farklılıkları ve zihniyetlerdeki kirlenmeyi daha net görebilmekteyiz. Bu uygunsuzlukların tespit edilmesinde denetimlerin yanı sıra tüketiciler tarafından yapılan ihbar ve şikâyetler için CİMER ve Alo 174 Gıda Hattı üzerinden yapılan başvurular da etkin bir rol oynamaktadır. Böylece tüketicilerin bilinçli hareket etmelerinin ne kadar büyük bir önem arz ettiği de açıkça ortaya konulabilmektedir.

Gıda hileleri, modern çağın getirdiği yeni dünya anlayışı ile birlikte küresel bir problem haline dönüşmüştür. Tüm insanlığın başını ağrıtan bu küresel sorunun altında yatan nedenlerin başında üreticinin bilinçsizliği ve bilgisizliği gelmektedir. Bazı durumlarda ise, kısa sürede illegal yollardan haksız kazanç elde etme isteği öne çıkmaktadır. Dünya Tüketici Örgütü’ne (WCO) göre, bu yolla ortaya çıkan kayıp 50 milyar doların üzerine çıkmış durumdadır.

“Yanıltıcı etiketleme uygulamaları” da ortaya çıkardığı hukuksuzluklar nedeniyle yaygın bir gıda hilesi türüdür. Meseleye daha geniş perspektiften bakılırsa, gıda hilelerinin ortaya çıkan sağlık sorunlarının yanında boşa giden temiz su kaynakları ve enerji gibi ekonomik kayıplar da milli servet adına gereksiz kayıplardır. Tüketici güven endeksindeki düşüşler ve gıda korkusu da işin cabası…

Oysaki gıda güvenliği hepimizin sorumluluğu… Gıda kontrolü bir kamu görevi olsa da tüketicilere, STK’lara ve medyaya da sorumluluk düşmektedir.

Hileler günümüzde, “taklit, tağşiş ve ikisinin dışına çıkan kasıt içeren suçlar” olarak karşımıza çıkmaktadır. “Taklit” denilen hile türü; ürünün yapı, bileşim ve nitelik bakımından gerekli özelliklere sahip olmamasıdır. Taklit ile üründe bu özellikler varmış gibi sunulur. “Tağşiş” ise; “bir gıdanın saflığını bozma eylemi” olarak tarif edilir. Uygulama anlamında ise, “ürünün içinde nispeten daha pahalı olan bir bileşenin çıkarılması ve yerine daha ucuz bir bileşen konulması” olarak da tanımlanabilir. Bu hileler, oluşturduğu gıda güvenliği ve halk sağlığı risklerinin yanı sıra tüketiciye yansıyan para kayıpları olarak da karşımıza çıkmaktadır.

Son dönemdeki teşhir listelerinde “sildenafil”, “sibutramin” ve “tadalafil” gibi ilaç etken maddelerinin gıdalara eklendiği göze çarpmaktadır. Bu, “kasıtlı gıda suçları” olarak tanımlanabilir. Bu yüz kızartıcı gıda suçları “insan canına kast eden gıda suçları” ifadesi ile de tanımlanmaktadır. Bu tanımlamanın yer aldığı ve geçtiğimiz günlerde TBMM’ye sunulan gıda, tarım ve orman alanında bazı düzenlemelerin onanıp hayata geçirilmesi durumunda, gıda hilelerinde belirgin azalmalar olacağı düşünülmektedir.

İdari para cezalarının artırılması, ticari faaliyetten men etmek ve adli cezalar uygulanmasının, bu konuda bilgisiz, bilinçsiz veya kasıtlı bazı üreticiler için caydırıcı bir rol oynayacağı kanaatindeyim.

Gıda hileleri yapan markalar, tüketici zihninde geri dönüşü olmayan itibar kayıpları yaşarken, ülke ekonomisini de olumsuz etkilemektedir. Avrupa Birliği’nin uluslararası polis teşkilatı Europol’un yaptığı bir araştırmaya göre, gıda hilelerinin; ana başlıklar halinde “yanıltıcı bilgi”, “gıda güvenliği” ve “sağlık kaynaklı” olduğu belirlenmiştir. Kamuoyu duyurularında yer alan tüm taklit ve tağşiş listeleri, tüketici gözünde güven kaybına neden olmakla birlikte dürüst üretim yapan üreticilere zarar vermektedir. Bu durum, işini hakkıyla yapan ve gıda güvenliğinin tüm kurallarına riayet eden dürüst üreticiler için de büyük bir haksızlıktır.

Öte yandan, hileye başvuran üreticilerin ve çalışanlarının ihmalleri sonucu oluşan gıda güvenliği riskleri, Covid-19 pandemi sürecinde ve sonrasında daha önemli hale gelmiştir. Bunun nedeni, virüsün belirtileri arasında olan ateş ve diare, aynı zamanda gıda güvenliği ihlalleri sonucu oluşabilecek gıda zehirlenmelerinin belirtileri olabilmektedir. Gıda zehirlenmesi sonucu ortaya çıkacak ateş ve ishal şikayetleri ile birlikte Covid-19 şüphesi ile hastaneye başvuranların acil servislerde oluşturacakları yoğunluk, sağlık sistemini gereksiz meşgul edecektir.

Bu durumda hem üreticilerin hem de tüketicilerin denetim sistemini destekler nitelikte gıda güvenliği zincirini sağlamlaştırmak adına bu güven halkasına katılmaları işleyişte yaşanan aksaklıkların hepsinin önüne geçecektir.

Çünkü gıda güvenliği herkesin sorumluluğudur!

Daha yeni Daha eski

نموذج الاتصال