Ürün ambalajlarında "SU AYAK İZİ ETİKETİ" dönemi başlıyor



Ürün ambalaj ve etiketlerine "SU AYAK İZİ ETİKETİ" geliyor”


İş dünyasında " EKOLOJİK DEĞER ETİKETİ" dönemi başlıyor



    Covid 19 salgını ve meteorolojik kuraklığı ile birlikte suya duyulan ihtiyaç, verilen önem ve etkin politikalar eşliğinde korunması ve yönetimi ihtiyacı çok belirgin hale gelmiştir. Bu ihtiyaç ile birlikte suyun tarımda, sanayide, kamuda, yerel yönetimlerinde, apartmanlarda ve evlerde doğru kullanımı ve yönetimi ile ilgili pragmatik çözümler adına Su Kanunu'nun hazırlanması konusu gündeme gelmiştir.




    Su Kanun Taslağı, TBMM’ye sunulmak üzere tamamlandı. Lansmanı Mart 2021’de tamamlanan 1. Su Şurası' nın Ekim ayı içinde kapsamlı bir tören ve program ile gerçekleştirilecek. Türkiye’de suyun kullanımın, tarım sektörü başta olmak üzere başta olmak üzere Sanayideki su kullanımı, ürünlerdeki su ayak izi değeri, perakende ve evsel tüketiciye varan bir eylem planı ile yeni ve köklü düzenlemeler hayata geçmek üzere…

Su kanunu ile birlikte öncelik tarım sektöründeki iyileştirmelere verilmek üzere, ürün ambalaj ve etiketlerine Su Ayak İzi Etiketi geliyor”


Ekim ayında gerçekleştirilmesi planlanan 1'inci Su Şurası, Cumhuriyet tarihinde bir ilk olacak. Sanayi, tarım, perakende ve diğer tüm sektörleri de kapsayan çıktıları ile su yönetiminin daha kapsamlı bir şekilde uygulanması planlanıyor. 

Cumhuriyet tarihinin ilk Su Şurası kapsamında gerçekleşecek olan "1'inci Su Şurası Toplantısı" ile beraber, tarım, hayvancılık, endüstri ve evlerdeki su tüketimi en baştamn değerlendirilip ele alınacak.

Lansman toplantısı ve yol haritası Mart ayından tamamlanan Su Şurası, iklim, ekolojik, değer ve su israfı boyutları bakımından ele alınması planlanmaktadır.


Su Şurası’na hazırlık kapsamında 11 çalışma grubu;  66 üniversite 141 akademisyen, 38 ulusal sivil toplum kuruluşundan katılımcı, kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcileri, büyükşehir belediyeleri yetkilileri, su ve kanalizasyon idarelerinden temsilciler, 32 özel sektör ile su kullanıcılarını da kapsayan toplam 1631 katılımcının fikir ve önerilerini sunduğunu bir taslak TBMM’ye sunulmak üzere  tamamlanmak üzeredir. Şura kapsamında suyun en verimli kullanımı konusunda kapsamlı farkındalık çalışmaları yürütülecektir.

İklim değişikliğinin göz ardı edilemez çıktıları hepimizin gündeminde. İklim değişikli ile beraber küresel ısınmanın başta tarımsal faaliyetler olmak üzere sosyal,ekolojik ve ekonomik alanlarda olumsuz etkilerinin belirgin hale geldiği günümüzde  hissedilmeye suyun değerinin ve kaybının önlenmesi de daha net anlaşılmıştır.  Suyun iktisatlı kullanımı ve  amacına uygun doğru ve verimli kullanımı konusunda toplumsal farkındalık her geçen gün artmalıdır. Su kanunu bu farkındalığın artması konusundaki eğitim ve bilinçlendirme faaliyetlerinin de  en önemli stratejileri arasında yer almaktadır.


 “Öncelik tarım sektörüne ait”

Üretimin başlangıç noktası ve ana kaynağı olan birincil üretim Türkiye’de harcanan suyun en önemli kısmını oluşturmaktadır. 1'inci Su Şurası


“Sanayide ve belediyelerde etkin kullanım “

"Suyun sanayide ve belediyelerde etkin kullanımı ve yönetimi için çerçeve çizeceğiz. Su Şurası, suyun tek elden yönetimini hedefleyen önemli bir platformdur. Suyun tek elden yönetimi hedefine ulaşmak için çıkartılması planlanan Su Yasası'nın temelde konunun tüm paydaşlarının ortak aklıyla oluşturulması hedeflenmektedir.


"Su Kanun Taslağı TBMM'de"

Şura çalışmaları kapsamlı olarak çalışma grupları ile beraber  nisan 2021 ayında başlamıştır. Çalışma gruplarının ise çalışmaları mayıs-ağustos ayları arasında tamamlanmıştır. Ekim ayı içinde 1'inci düzenlenecek olan Su Şurası Toplantısı; hem köklü değişimleri hem de tük sektörleri kapsayacak eylem planı ile yeşil üretim anlayışının su ayağını işler vaziyete dönüştürecektir.

Şura kararlarının gerçekleşmesi için Su Kanunu taslağını da eş zamanlı olarak  tamamlanmıştır. 

Suyun bir kanun ile tek elden yönetimi ve koordinasyonunun sağlanması hedeflenmektedir. 

Su kanunu ile birlikte 

Tarım, sanayi ve evsel su tüketimlerine düzenlemeler sırası ile getirilecektir. Böylelikle  iklim değişikliği ve küresel ısınma gibi faktörlerin etkilerini en az şekilde yaşanacağı bir sektör işler hale gelecektir.


“Ürün ambalaj ve etiketlerine Su Ayak İzi Etiketi geliyor”

Suyun ayak izi kavramı ilk olarak 2002 yılında Prof. Hoekstra tarafından kullanılmış ve  UNESCO IHE (UNESCO  Su Eğitimi Enstitüsü) desteğiyle de bilim camiasına tanıtılmıştır. Twente Üniversitesi’ne bağlı olarak açılan http://www.waterfootprint.org adresi ile de yaptığı çalışmaları duyurarak ülkelerin, üreticilerin ve sivil toplum kuruluşlarının dikkatini çekmeye başlamışlardır. Prof. Hoekstra yine bir diğer meslektaşı meslektaşı olan Ashok K. Chapagain ile birlikte ‘Globalization Of Water’ adlı bir eser  yayınlamıştır. 


 



    Bu kitap içeriğinde anlatıldığı üzere ve beraberinde verilen uluslar arası konferans ve seminerlerde bahsedilen ürünlerin ambalajlarına ve etiketlerine ‘su ayak izi’ değerlerinin yazılması, ayak izi sarfiyat değeri üzerinden değerlendirilmesi konusu gündemdedir. Pamuk ve pirinç örneği gibi su sarfiyatı fazla olan ürünlerin ithalatında ise yalnızca su sıkıntısı olmayan ülkelerden ithalatın yapılabilmesi  ön görülmektedir.  bir göz atalım. İthal ürünlerde ise bazı ülkeler tarım, tekstil ve endüstriyel ürünlerini kendileri üretiyor, üstelik bir de diğer ülkelere ihraç ediyorken, bazı ülkeler su gerektiren ürünleri devamlı ithal ederek kendi öz su kaynaklarını hiç harcamıyor. Bu da ihracat yapan ülkeler üzerinde ciddi bir su sıkıntısı yaratıyor.


Sektördeki su kullanımı, gıda sektöründeki kullanım değerleri ve su israfı konulu yazılarla konuyu detaylandıracağız


Daha yeni Daha eski

نموذج الاتصال