İklim değişikliği ile mücadele konusunda bugüne kadar yapılmış en büyük yatırım paketi ABD senatosunda imzalandı. Cuma günü senatonun bütçe komisyonuna sunulan taslakta yer alan kalemler ve iklim değişikliği konusunda ayrılan payın büyüklüğü dünya basınında ses getirdi.
İklim değişikliği ile mücadele konusunda bugüne kadar yapılmış en büyük bütçe olması niteliği ile ABD basını tarafından bu paket, "YEŞİL BANKA" olarak tanımlandı. Bu bütçe paketi iklim konusunda gıda ve tarımı da kapsaması niteliği ile gıda sektöründe de dikkat çekti.
En büyük pay yenilenebilir enerji için...
Ekoloji yolunda esen ekonomik rüzgarlar, tarihinde ilk kez bu kadar net hissedilmeye başlandı. Türkiye'yi de etkileyecek olan yeni bir döneme işaret eden 2,2 Trilyon Dolar değerindeki finans paketi dün imzalandı. Sosyal Politika ve İklim Yasa Tasarısı olarak tanımlanan bu yeni yeşil yatırım paketini BIDEN; '' Bu konuda kararlıyız'' sözleri ile dünya basınına duyurdu. 2,2 Trilyon dolarlık Sosyal Politika ve İklim Yasa Tasarısı paketinin 555 milyar dolar gibi büyük bir kısmı ise sadece ''İKLİM'' konusu için harcanacak.
Düne kadar bir masraf veya fuzuli harcama kalemi olarak görülen iklim değişikliği ile ilgili yapılan çalışmalar ve alınacak önlemler; işin içine dijital çözümleri de dahil ederek dünyanın başka bir lensle konuya bakmaya başladığını rahatlıkla görebiliriz. Bu perspektifle iklim değişikliğine yapılan yatırımlar dünya için vazgeçilmez ve yeni bir ekonomi sahasını da beraberinde getiriyor elbette.
Çok kalemli bu dev pakette sürdürülebilir kalkınma amaçlarını öncülleyen maddeler konusunda de finans ayrıldığı gözlemlendi.
COVID 19 pandemisi kaynaklı tüm dünyada yaşanan ekonomik daralmaların yaraları sarılmaya çalışılırken, bu kadar güçlü bir paketin sadece iklim için harcanması ile beraber ağır vergileri de beraberinde getirecektir elbette.
Bu vergilerin yükü küresel ticaretini yaptığımız gıdayı da küresel anlamda etkileyecektir. Bu durumu meşkur Lorenz'in Kaos teorisi ile de açıklayabiliriz. Bilinen adıyla kelebek etkisi... Yani gelişmiş ülkelerde esen bir meltemin; gelişmekte olan ülkelerde daha sert eseceği şeklinde de ifade edebiliriz.
Kelebek etkisi, bir sistemin başlangıç verilerindeki küçük değişikliklerin büyük ve öngörülemez sonuçlar doğurabilmesi halidir. Edward N. Lorenz’in çalışmalarından biri olan Kaos Teorisi ile de ilgilidir. Günümüzde bu durumu küreselleşen tüm ticari emtialarda da rahatlıkla görebilmekteyiz.
Lorenz: '' Amazon Ormanları’nda bir kelebeğin kanat çırpması, ABD’de fırtına kopmasına neden olabilir'' ve ''Bir kelebeğin kanat çırpması, Dünyanın yarısını dolaşabilecek bir kasırganın oluşmasına neden olabilir'' cümleleri ile de yaratılan bir kaosun büyüyerek artmasını ifade eder.
Konumuz ile ilgisine dönersek; geçen bu yıldan bu yana tüm dünya ile birlikte ülkemizde de hissedilen yağlı tohumlardaki arz sıkıntısı ve küresel gıda fiyatlarındaki istikrarsızlık konusu devam ederken, iklim paketi ile birlikte sonrasında gündeme gelecek olan vergi yükü ise tüm gıda tedarik zincirini küresel manada zorlayacaktır.
Bir ülkenin tüm dünyanın ortak sorunu konusunda bu denli büyük yatırım ayırmasının, iklim değişikliği konusunda yapılan çalışmaların ülke mevzuatlarına gireceği, zorunlu çalışmalar ışığında gelen ek vergi ve harcama kalemlerinin gıda fiyatlarını da etkilemesi beklenmektedir.
Covid sonrası toparlanmaya çalışan dünya ekonomilerini konuştuğumuz şu günlerde ABD gibi gelişmiş bir ülkede bu kadar ciddi bir yatırımın yapılmış olması; Tüm dünyada bu konuda zorunlu ekonomik çalışmaların başlayacağına işaret eder.
Bu tasarı esasen, Başkan Barack Obama tarafından 2012 yılında tanıtılan Eylem planının, DACA programının geliştirilmiş bir versiyonunu olarak koordine ediliyor.
İmzalanan bu yatırım paketi; iklim eylemi, yenilenebilir enerji, doğal kaynak restorasyonu, toplumsal dayanıklılık, temiz su, hava, iyi ücretli işler gibi sorunlar için ayrılan en büyük yatırım niteliğinde.
Cumhuriyetçiler ise bu pakete "sosyalist" olmakla eleştirerek, bunun elektrik faturalarının yükselmesine neden olacağını ve milyonerlere vergi indirimi sağlaması konusunda eleştirmekte.
300 milyar dolar ile iklim harcamalarının açık ara en büyük bileşeni olan yaklaşık yenilenebilir enerji, biyoyakıt ve enerji verimliliği için vergi kredilerinin genişletilmesine gidecek. Krediler hem şebeke hem de konut seviyelerinin yanı sıra elektrik iletimi, enerji depolama ve üretimde temiz enerji yatırımlarını hızlandırabilir.
Temsilciler Meclisi Demokratları'nın Cuma günü kabul ederek, Senato'ya gönderdikleri harcama tasarısı; temiz enerji, elektrikli araçlarla ilgili yatırım, karbon nötr üretim teknikleri ve küresel ısınmayla mücadele çalışmaları için bugüne kadar yatırılan en büyük finasın hayat bulması ile dijitalizasyon yatırımlarınında hızlanacağı öngörülüyor.
Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada, Senato'da belirsiz bir kaderle karşı karşıya olan tasarının, ABD'yi 2030 yılına kadar sera gazı emisyonlarında 2005 seviyelerinin altında %50 ile %52 oranında azalma ve 2035 yılına kadar %100 karbon kirliliği içermeyen enerji sektörünü içeren iddialı iklim hedeflerini karşılama rotasına getirdiği belirtildi.
Meclis önlemi, güçlü bir sera gazı olan metan sızıntıları için büyük petrol ve gaz şirketlerine yeni bir ücret kalemi de içeriyor.
Tasarı, özellikle New York, Kaliforniya ve New Jersey gibi yüksek vergili eyaletlerde yaşayanların eyalet ve yerel vergilerde ne kadar kesinti yapabileceğine ilişkin sınırı da yükseltiyor.
Meclis tasarısı ayrıca zenginlere ve şirketlere yeni vergiler getiriyor da diyebiliriz.
Pakette geçen bilgilere göre; brüt geliri 10 milyon dolardan fazla olan vergi mükellefleri, zaten ödedikleri yüzde 37'lik marjinal vergi oranının üzerine yüzde 5 ek vergiyle karşı karşıya kalacaklar. 25 milyon dolardan fazla kazananlar fazladan yüzde 3'lük bir ek ücretle karşı karşıya kalacaklar.
nurtensirma@gidavegelecek.com
Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Komite Başkanı
Tags
#NurtenSırma
5996
açlık
besin
biden
Climate
climatechange
cop26
g20
Gıda
Glasgow
iklim
iklim değişikliği
iklimkrizi
metaverse
Nurten Sırma
NURTEN SIRMA
sürdürülebilirlik